Türkiye tekstil sektörü, son yılların en ciddi sınavını veriyor. Yüksek maliyetler, kur dalgalanmaları ve uluslararası pazarlarda artan diplomatik engeller, üreticileri zorlarken, bazı firmaların üretimi yurt dışına kaydırma adımları gündeme geliyor. Bu kritik dönemde, MÜSİAD’ın düzenlediği 1. Bölge Tanışma ve İstişare Toplantısı’nda sektör temsilcileri bir araya gelerek sorunları masaya yatırdı ve çözüm yollarını tartıştı.
MÜSİAD (Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği) Tekstil, Deri ve Hazır Giyim Sektör Kurulu, 1. Bölge Tanışma ve İstişare Toplantısı’nı MÜSİAD Bursa Şubesi ev sahipliğinde gerçekleştirdi. Toplantıda tekstil ve hazır giyim sektörünün güncel sorunları, üretim ve ihracat süreçlerinde ortaya çıkan ihtiyaçlar, küresel rekabetin etkileri ve bu doğrultuda izlenebilecek çözüm adımları üzerine kapsamlı değerlendirmeler yapıldı.
“Sektör kurulları MÜSİAD’ın en stratejik gücüdür”
Toplantının açılışında konuşan MÜSİAD Bursa Şube Başkanı Alparslan Şenocak, “MÜSİAD olarak sektörel yapılanmamızı sadece bir komisyon yapısı olarak değil, sahada birebir çalışan, sektörün nabzını tutan, sorunları yerinde analiz eden ve çözüm üreten bir mekanizma olarak görüyoruz. Sektör kurullarımız bu anlamda bizim için en stratejik yapılardan biri. Bugün burada da tekstil, deri ve hazır giyim sektörümüzün temsilcileriyle önemli bir programa ev sahipliği yapıyoruz. Tekstil sektörümüz Türkiye’nin üretim gücünde, Bursa’mızın ise sanayi kimliğinde çok kritik bir yere sahiptir. Bu nedenle sektör temsilcilerimizin görüşleri, beklentileri, yaşadığı sorunlar ve çözüm önerileri bizim için son derece kıymetlidir. Amacımız; sahadaki sorunlara ışık tutmak, çözüm önerilerini tartışmak ve sektörümüze daha güçlü bir yol haritası oluşturmaktır” dedi.
MÜSİAD Bursa Şubesi Tekstil, Deri ve Hazır Giyim Sektör Kurulu Başkanı Alaeddin Dağlı da konuşmasında “Tekstil ve hazır giyim, Türkiye ekonomisinin en köklü, en stratejik ve en fazla istihdam oluşturan sektörlerinden biridir. Bu buluşmalar, hem sahadaki sorunları anlamamız hem de çözüm için ortak akıl geliştirmemiz açısından son derece önemli. Sektör temsilcilerinin bir araya gelerek tecrübelerini paylaşması, sorunlarını dile getirmesi ve ortak stratejiler geliştirmesi kritik önem taşıyor” ifadelerini kullandı.
“Tekstil hem içeride hem dışarıda büyük bir sınavdan geçiyor”
Başta tekstil sektörü olmak üzere üretime yönelik tüm sektörlerin hem ülkemizde hem de küresel arenada çok ciddi bir sınavdan geçtiğini söyleyen MÜSİAD Tekstil, Deri ve Hazır Giyim Sektör Kurulu Başkanı Hayrettin Gümüşkaya, “Yüksek faiz oranlarının oluşturduğu finansman baskısı, artan enerji ve işçilik maliyetleri, işletme sermayesine erişimde yaşanan sıkıntıların yanı sıra, son üç yılda oluşan bileşik enflasyonun yaklaşık 4 kat artmasına karşılık döviz kurunun yaklaşık 2 kat civarında artmış olmasının getirdiği dengesiz kur uygulamasının ihracat siparişlerindeki kayıpları, üreticilerimizi zorlayan başlıca sorunlardır. Benzer sorunların çözümünü içeren 20 maddelik çözüm önerileri raporumuz ilgili politika yapıcılara ulaştırılmış ve acil uygulamaya taşınmasını beklemekteyiz. Sayılan sebeplerle, bazı firmaların üretimlerini Mısır başta olmak üzere farklı ülkelere taşıdığını görüyoruz. Ancak geçmiş tecrübelerimiz bize üretimin dışarıya kaydırılmasının kalıcı ve sağlıklı bir çözüm olmadığını göstermiştir. Yurt dışında fabrika taşıyıp sonra elindekini de kaybeden, geri dönmek zorunda kalan ya da iflas eden firmaların örnekleri hâlâ hafızamızda” dedi.
“Sanayicilerimiz diplomatik engellerle de mücadele ediyor”
İhracatçıların dış pazarlarda karşılaştığı diplomatik engellerin de giderek arttığını ifade eden MÜSİAD Tekstil, Deri ve Hazır Giyim Sektör Kurulu Başkanı Hayrettin Gümüşkaya, “Sanayicimiz artık uluslararası pazarlarda yalnızca ticari rekabetle değil, diplomatik ve idari engellerle de mücadele ediyor. Örneğin Cezayir’e tekstil ürünü ihraç etmeye çalışan firmalarımız, bu ülkenin uyguladığı ek vergiler ve tarife dışı engellerle adeta ihracat yapamaz hâle getirilmektedir. Buna karşılık, özellikle Mısır’dan gelen bitmiş hazır giyim ürünleri ise ülkemiz pazarını hızla istila etmektedir. Diğer taraftan bazı ülkelerde uygulanan kota sistemleri, uzun süren gümrük süreçleri, ilave tarifeler ve bürokratik zorlaştırmalar ihracatın maliyetini artırmakla kalmıyor, süreci tamamen öngörülemez hâle getiriyor. Benzer şekilde son dönemde Azerbaycan’a yönelik lojistik maliyetlerindeki açıklanamayan artışlar da üreticimizi zorlayan başka bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu tablo, Türkiye’nin yeni ticaret anlaşmaları yapmasının, mevcut anlaşmaların kapsamını genişletmesinin ve özellikle Afrika, Orta Asya ve Orta Doğu ülkeleriyle daha güçlü ekonomik iş birlikleri geliştirmesinin kaçınılmaz olduğunu göstermektedir” ifadelerini kullandı.